NATO ve Salam Taktikleri

NATO, birkaç ulusun saldırganlığa karşı bir savunma paktı olduğundan, temel politikası da caydırıcılıkdır. Caydırma, potansiyel olarak tehlikeli bir tarafı tehdit kullanarak ve/veya sınırlı güç kullanarak engellemeyi amaçlar. Dolayısıyla caydırıcılık ancak birbirinden korkan en az iki taraf varsa kullanılabilir. Tehdit altındaki bir örgüt, tehdit eden taraf üzerinde korku yaratmıyorsa caydırıcılık sağlanamaz. Yani bir taraf, belirli bir karşı önlemin belirli bir tehdit düzeyinde kullanılmaya cesaret edilemeyeceğine inanıyorsa, bu politika bir saldırıyı engelleyemez.

ANALİZ
2022-07-08 14:19:02

Izzet Enünlü,

Soğuk Savaş Stratejileri

Kuzey Atlantik Antlaşması 1949'da  imzalandığında, imzacı ülkelerin ilk değerlendirmeleri, Sovyet kuvvetlerinden sayısal olarak daha zayıf olduklarıydı. Bu zafiyeti telafi etmek için Sovyetler Birliği'ne karşı kullanılan caydırıcı güç saldırganlığın Amerikan nükleer silahları ile misilleneceği tehdidiydi. Cezalandırma yolu ile caydırıcılık olarak adlandırılan bu strateji ikinci bir destekleyici strateji olan İnkar yoluyla caydırıcılık ile desteklendi. İkinci strateji hızlı bir işgalin getireceği faydaları inkar edebilmek için NATO'nun yeterli konvansiyonel gücü sınırlarında konumlandırmayı amaçlamaktaydı.

Sovyetler Birliği ise, Salam Dilimleme Taktikleri adı verilen kavramsal ve stratejik olarak daha az tanımlanmış bir strateji geliştirdi. Bu taktik, büyük bir misillemeye yol açmadan  rakipten küçük kazanımlar edinmeyi hedefler. Böylece elde edilen küçük kazanımların toplamının tek bir büyük çatışma ile elde edilecek kazanıma eşit olması amaçlanır.

Soğuk savaş sırasındaki bu dilimleme taktiğine bir örnek olarak, Doğu Avrupa Ülkelerinin komünistler tarafından ele geçirilmesi ve Doğu Blokunun kurulması verilebilir. İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda, Sovyetler Birliği Doğu Avrupa ülkelerinin kendi işgali altında olması avantajını kullanarak  bu ülkelerde komünist hükümetlerin seçilmesini sağladı. Sonuç olarak, 1945'ten 1949'a kadar büyük bir tepki gerceklesmeksizin Arnavutluk, Çekoslovakya, Polonya, Romanya, Macaristan ve Doğu Almanya Sovyetlerin kontrolüne girdi.

Sovyetler kendi nükleer silahlarını geliştirip ve her iki taraf da karşı ülkenin iç bölgelerini nükleer silahlarıyla vurma yeteneklerini geliştirdikçe, Karşılıklı Kesin Yıkım kavramı ortaya çıktı.

NATO,  Sovyet kuvvetlerinin yapacağı bir saldırıyı sabitleyip hareket özgürlüğünü kısıtlamak için kalkan olarak nitelendirdiği konvansiyonel kuvvetlerini  mümkün olduğunca Sovyet sınırına yakın yerleştirmeye ve böylece muharebenin nükleer bir çatışmaya tırmanmasını önlemeyi hedefledi . Böylece Rusya sınırına yığınak yapabilmek için İsveç ve Finlandiya'yı NATO'ya dahil etme fikri soğuk savaşın ilk yıllarında ortaya çıktı.

Batı'nın İyimserliği, Başkan Putin'in Dilimleri ve NATO'nun Beyin Ölümü Yılları

Soğuk savaşın sona ermesiyle NATO, baş düşmanını olan  Sovyetler Birliği'ni kaybetti. NATO ittifakı ile Rusya arasındaki ilişkiler işbirliği anlaşmaları ile gelişirken kendi varoluşunu gerektirecek bir rakibin yokluğu NATO'yu gereksiz bir organizasyon olma tehlikesine düşürdü. Küçük çaplı operasyonlar ile Bosna ve Kosova savaşlarına müdahalesi ve tarihinde ilk kez bir üye devleti savunmak için ABD tarafından 5'inci maddenin Afganistan'da  devreye sokması da soğuk savaş döneminde sahip olduğu önemi geri getirmedi. NATO’nun durumu beyin ölümünün gerçekleştiği  olarak bile görüldü.

İyimser ve hayalci Batı, Soğuk Savaşı unutmaya hazırdı, ancak otokrasiler uzun sürme eğiliminde olduklarından eski yöntemleri hatırlayan yaşlı liderler tarafından yönetilirler . Soğuk savaş döneminin bir istihbarat subayı olan Başkan Putin, Sovyetlerin salam taktiklerini çok iyi biliyordu ve Rus sınırına yakın bölgeleri dilimlemeye başladı. Çeçen İçkerya Cumhuriyeti, bölgenin batı tarafından Rusya sınırları içinde görülmesi ve ayrıca potansiyel olarak köktendinci bir İslami başarısız devlet olabileceği nedeniyle kesilen  ilk dilim oldu. Ancak bölgenin yeni Rus İmparatorluğu'na yeniden dahil edilmesi, daha fazla dilimlerin alınmasına da kapıyı açtı.

NATO ve Karadeniz Bölgesi

NATO  orta  ve kuzey Avrupa’yı, Rusya'ya olan coğrafi yakınlığı  ve büyük NATO devletlerinin çoğunun burada bulunması nedeniyle daha saldırıya açık kabul eder. Ayrıca Kuzey'de Rus balistik nükleer füze denizaltıları ve güçlü donanması ile Rusya nın ağır bir varlığı vardır.

Güneyde ise Karadeniz'e erişim, Karadeniz dışındaki ülkeler için Montrö Sözleşmesi ile sınırlanmıştır. Ayrıca, Türkiye'nin güçlü ordusu dışında, Balkan üyeleri paktın yeni üyeleridir, altyapıları zayıf ve orduları ise küçüktür. Ancak 2014'ten önce Rusya'nın Karadeniz filosu da Kuzey filosundan daha zayıftı ve  Rus kara kuvvetleri bölgeden uzakta konuşlanmıştı. Rusya'nın bölgede NATO'ya tehdid oluşturabilmesinin ancak Türkiye'ye saldırması ile  mümkün olacağı ve sonuç olarak, 5. madde sayesinde NATO'nun savunmaya dahil olacağından bunun gerçekleşmeyeceği düşünülmekteydi.

Güney Osetya'yı Gürcistan'dan koparıp, Ukrayna'da Donbas bölgesini işgal edip, Kırım'ı da ilhak ettikten sonra Rusya, Güney'den giderek artan bir tehdit olarak NATO ittifakına yaklaşmayı becerdi ve  NATO' nun Dilimleme taktiklerine karşı ne kadar savunmasız olduğunu kanıtladı.

Kırım Yarımadasının Rusya ‘ ya Kaybedilmesinin Önemi

Karadeniz'in en iyi limanlarından birine sahip olan Kırım'ın ilhakı ile Akyar (Sivastopol) limanı tamamen Rusya'nın kontrolüne girdi. Merkezi konumu ve limanın iyi gelişmiş altyapısı nedeniyle Rus Filosunun gücünü Karadeniz'e ve çevresine dayatma yeteneği çok daha arttı. Yarımada, ayrıca bit uçak gemisi gibi füze ve askeri uçaklarla hava saldırılarına imkan vererek Karadeniz'i bir Rus denizi haline getirdi. Batı'nın dilimleme taktiklerine karşı duyarsızlığı, önce Rus kuvvetlerinin Ukrayna'nın güneyine yerleşerek Karadeniz'e daha fazla baskı yapmasını sağladı. Şimdi Donbas bölgesinden Kherson'daki işgal altındaki topraklar üzerinden Kırım'a kadar bir kara koridorunun oluşturulmasıyla Rusya'nın varlığı daha da güçleniyor.

Çabuk bir barış uğruna Kırım ve Ukrayna'nın işgal altındaki toprakları feda edilirse, bu Başkan Putin'in kurnaz taktiklerine verilen en büyük dilim olacak.

Yeni Bir Soğuk Savaş mı?

Rusya'nın komşusu olmayan birçok Avrupa ülkesi kendini güvende hissederken, neyse ki, Doğu Avrupa'dan Rus emperyalizmine dair anıları hala taze olan Batı Avrupa ülkelerinin duyarlılığı hala etkisini sürdürüyor.

Batı, Başkan Putin'in aldığı ilk diliminin sınırlarından çok daha uzak olduğunu ve sonuncusunun ise Avrupa Birliği sınırında olduğunu aklında tutmalı. Bu son saldırganlık Rusya'ya toprak kazanımları sağlarsa, Rusya'nın aklına yeni ve daha cüretkar olasılıklar gelebilir. Bir dilim olarak feda edilecek kadar küçük bir NATO üyesi var mı? Batı, üyelerinden biri ne kadar küçük olursa olsun saldırıya uğrarsa, nükleer caydırıcılığını bir son çare olarak kullanmaya cesaret edebilir mi?

NATO uykusundan uyanmış gibi görünüyor ve şu anda Rus ordusunun zayıf performansından cesaret alarak ve Rusya’nın yapabileceği pervasız bir saldırıya karşı Kalkanını güçlendirmeye, İsveç ve Finlandiya'yı üye alarak Şemsiyesini genişletmeye karar veriyor. Bu adımlar yardımcı olursa, yeni dönemi İkinci Soğuk Savaş olarak adlandırılmak üzere hayatta kalabiliriz. Ancak iki soğuk savaşın arası olan dönemi, Rusya'nın salam taktikleri ve Batı'nın bu taktikleri önlemedeki başarısızlığı ile hatırlayacağız gibi görünüyor.











Prev

Rusya, Luhansk bölgesinin işgal altındak...

Next

Ruslar Donbas'ı işgal etmeye hazırlanırk...


Add Comment